Savunma Başkanı Hava Mareşal Sir Richard Knighton, Royal United Services Institute'de (RUSI) düzenlenen yıllık konferansta bir konuşma yaptı. Konuşmasına selefi Tony Radakin'e övgüyle başlayan Knighton, Radakin'in görev süresinde Orta Doğu ve Ukrayna'daki savaşlar da dahil olmak üzere karmaşık bir dönemi yönettiğini kaydetti.

Tehdit Algısı ve Toplumsal Farkındalık

Knighton, dünyanın daha istikrarsız ve belirsiz olduğu yönündeki değerlendirmelerin sürekli tekrarlandığını, ancak halktan 'Rusya gerçekten işgal edecek mi?' gibi sorular duyduğunu belirtti. Karşılaşılan risklerin daha sofistike bir şekilde açıklanması gerektiğini savundu. Caydırıcılığın NATO için işe yaradığını, ancak tehdit ve risklerin arttığını ifade etti.

Otuz yıldır birçok kişinin Silahlı Kuvvetler hakkında düşünmek zorunda kalmadığını, ancak bunun artık geçerli olmadığını söyleyen Knighton, durumun kariyeri boyunca tanık olduğundan daha tehlikeli olduğunu ve barışın bedelinin yükseldiğini iddia etti.

Rusya'nın Artan Kapasitesi ve Niyeti

Knighton, tehdidin yetenek ve niyetin birleşimi olduğunu vurgulayarak, öncelikle Rusya'nın artan askeri kapasitesine dikkat çekti. Rusya'nın son yirmi yılda önemli savunma reformları yaptığını ve silahlı kuvvetlerini 1.1 milyondan fazla personele çıkararak GSYİH'nın %7'sinden fazlasını savunmaya ayırdığını belirtti. Ukrayna'daki savaşın Rusya için stratejik bir başarısızlık olmasına rağmen, Rus ordusunun büyük, giderek daha teknik olarak sofistike ve şimdi yüksek muharebe deneyimine sahip bir güç haline geldiğinin altını çizdi.

Rusya'nın nükleer silahlı torpidolar ve uzaya nükleer güçle çalışan seyir füzeleri gibi yeni ve istikrarsızlaştırıcı silah sistemleri geliştirdiğini de ekledi.

Rusya'nın bu sert gücü kullanma niyeti konusunda ise Knighton, Ukrayna savaşının ve Rusya'nın geçmiş performansının Putin'in komşu devletleri, çocuklar ve sivil nüfusları hedef alma istekliliğini gösterdiğini söyledi. Rus liderliğinin NATO'ya meydan okumak, sınırlamak, bölmek ve nihayetinde yok etmek istediğini açıkça belirttiğini ifade etti.

'Topyekün Ulusal Yanıt' Çağrısı

Knighton, yanıtın sadece silahlı kuvvetleri güçlendirmenin ötesine geçmesi gerektiğini vurguladı. Savunma sanayii kapasitesini inşa eden, ihtiyaç duyulan becerileri geliştiren, savaş zamanında ihtiyaç duyulacak kurumların gücünden yararlanan ve toplumun ile onu destekleyen altyapının dayanıklılığını sağlayıp artıran 'topyekün bir ulusal yanıtın' gerekli olduğunu savundu.

Stratejik Savunma ve Güvenlik İncelemesi'nin (SDR) uzun vadeli başarının, toplumu Silahlı Kuvvetler ve Savunma'nın amacıyla yeniden bağlamaya ve bunu bir ulusal tartışmayla desteklemeye bağlı olduğunu açıkça ortaya koyduğunu belirtti. Caydırıcılığın sadece silahlı kuvvetlerle değil, üniversitelerden enerji altyapısına, imalat sanayiinden NHS'e (Ulusal Sağlık Servisi) kadar tüm ulusal güçten yararlanarak ulus olarak dayanıklılıkla ilgili olduğunu ifade etti.

Pratik Adımlar ve Örnekler

Knighton, bu yaklaşımın pratikte ne anlama geldiğini şu şekilde açıkladı:

Daha Fazla İnsanın Ülkesi İçin Savaşmaya Hazır Olması: Sadece düzenli kuvvetlerin değil, Aktif Rezervler ve izcilerin sayısında da büyük bir artış öngörülüyor.

Savunma Sanayii Kapasitesinin İnşası: Savunma sanayiine daha fazla sermaye akışı sağlanması ve uzun vadeli, istikrarlı savunma harcama taahhütlerine ihtiyaç duyulduğu belirtildi.

Beceri Geliştirme: Savunma sanayiinin ihtiyaç duyduğu STEM, dijital ve proje yönetimi gibi becerilere sahip daha fazla insana ihtiyaç olduğu vurgulandı.

Altyapıda Dayanıklılık: Yeni elektrik şebekesi gibi altyapıların tasarım ve inşasında, saldırılara karşı dayanıklılığın göz önünde bulundurulması gerektiği kaydedildi.

Knighton, Eğitim Bakanlığı ile yapılan yeni bir işbirliği kapsamında Savunma Teknik Mükemmeliyet Kolejleri oluşturulacağını duyurdu. Beş kolejin uzman statüsü kazanacağını ve savunma sektöründeki yeni işler için gerekli becerileri öğretmek üzere önemli yeni fonlar alacağını açıkladı. Başvuruların başladığını ilan etti.

Konuşmasını, bunun sadece ulusun bir sorumluluğu değil, aynı zamanda ulusal dayanıklılık inşa etmek, gençlerimiz için beceri ve fırsatlar geliştirmek ve çatışma zamanlarında ulusumuzu karakterize eden bir ulusal gurur ve amaç duygusunu beslemek için tarihi bir fırsat olduğunu belirterek tamamladı.